Rehberlik Servisi

Rehberlik Servisi

VERİMLİ DERS ÇALIŞMAK

ETKİLİ DERS ÇALIŞMA YOLLARI NELERDİR?
 
I- AMAÇLARINIZI BELİRLEYİNİZ
Her çalışma bir amaca yönelik olmalıdır. Bu amaçlar, bir problemin çözümünü öğrenmek, bir yazıdaki ana düşünceyi bulabilmek vs. olabilir. Bunları iyi belirleyerek çalışmaya başlayan kişiler, bu yakın amaçlara ulaşa ulaşa sınıfını geçmek, okulunu bitirmek ve sınavı kazanmak biçiminde özetlenen uzaktaki amaçlarına da ulaşmaktadırlar.
 
2- PLANLI ÇALIŞINIZ
Birden çok iş ya da ders üzerinde aynı günde çalışmanız gerektiğinde hangisinden işe başlayacağınızı bilemediğiniz ya da çalışmaya başlamak için karar veremediğiniz anlar oluyor mu? Bu soruya yanıtınız "evet" ise, sizin planlı çalışmayı bilmediğinizi kolayca söyleyebiliriz. Bu tür bir durumla, yani aynı zamanda birden çok dersi çalışmayla yüz yüze geldiğinizde, derslerden her birinin üzerinizde yarattığı ruhsal baskı, bunlardan herhangi birine kendinizi tümüyle vermenizi engelleyerek ve verimsiz biçimde işlerden birini bırakıp ötekine atılmanıza neden olacaktır.
 
Bu tür kararsızlık ve karışıklık ancak hangi dersi ne zaman yapacağınızı belirli bir sıraya koymakla yani "Karar Vermekle" ortadan kalkar. İşte çalışmada plan; "nasıl", "ne zaman" ve "nerede" çalışacağınıza karar vermek demektir.
 
Günlük çalışma çizelgelerinde; okulda geçen saatler, ders çalışma, eğlenme, dinlenme, ev işlerine yardım ve uyku saatleri gösterilmiş olmalıdır.
 
Çalışmaya başlayacağı zaman kendini yorgun ve isteksiz hisseden öğrenci çalışma saatlerini yanlış seçmiş demektir. Beklemeden günlük çalışma çizelgesinde gerekli değişikliği yapmalıdır.
 
3- ZAMANI VERİMLİ KULLANINIZ
Öğrenciler bedensel, zihinsel, duygusal yapıları, ilgileri ve yetenekleri bakımından birbirle-rinden farklıdırlar. Bir öğrencinin isteyerek çalıştığı ve hemen öğrendiği bir dersi bir başka öğ-renci zor öğrenebilir. Bir başka öğrenciyse çabuk yorulabilir ya da çalışmak istemeyebilir. Bu nedenle bir ders ya da konu içinde ayrılacak süre öğrenciden öğrenciye değişir. Her öğrenci zamanı kendine göre ayarlamalıdır.
 
Bir saat çalıştıktan sonra araya 5-10 dakikalık dinlenme koymak yararlı olur. Bu sayede bir saatlik çalışma sonunda dağılan dikkat ve azalan verim tekrar kazanılır.
 
Ders çalışmak için gerekli gücün toplanabilmesi bakımından eğlenmeye ve spora da za-man ayrılmalıdır. Ancak bu süre gereğinden fazla olmamalıdır.
 
4- VERİMİ AZALTICI ETKENLERİ ORTADAN KALDIRINIZ
Çalışmaya başlamadan önce, yorgunluk, uykusuzluk, ağrı, sızı, elem duygusu, korku, öf-ke, aşırı kaygı, fazla heyecan, endişe, açlık, aşırı tokluk, aile dertleri, normalin altında ve üs-tündeki fiziki şartlar (çok sıcak, çok soğuk gibi) acelecilik, telaş, araç ve gereç noksanlığı gibi etkenlerin elden geldiğince giderilmesi gerekir.
 
5- UYGUN BİR ÇALIŞMA ORTAMI SEÇİNİZ
Çalışma yerinin seçimi çok önemlidir. Çalışma yeri derli toplu, yalın elden geldiğince sabit ve sakin olmalı, ayrıca ışık, ısı gibi fiziksel sorunları da çözümlenmiş olmalıdır. Ayrı bir yerin sağlanamaması çalışmadan kaçmanın bir nedeni olmamalı, elverişsiz koşullarda da ders çalışmaya alışmalıdır.
 
Yatakta, koltukta ve divanda uzanarak çalışmak, dikkatin toplanmasını güçleştirecek, öğ-rencinin çalışmak için daha çok zaman yitirmesine neden olacaktır.
 
6- DİKKATİNİZİ UYANIK TUTUNUZ
İnsanda dikkat her an vardır, önemli olan bunun çalışılan konu üzerinde toplanabilmesidir. Sevilen ve ilgi duyulan bir konu, dikkatin uyanık tutulmasına yardım eder. Daima belirli yerler-de çalışmak, gürültünün bulunmadığı ortamlarda çalışmak, sandalyede oturarak çalışmak, masada gerekli araçlar dışında başka şeyler bulundurmamak, çalışma yerini 18-20 derece sıcaklıkta tutmak, işleri sıraya koymak, işleri bitirmede kendinizle yarış kararı almak, her sefe-rinde bir çeşit işle çalışmak dikkatin dağılmasını önleyici yöntemlerdir.
 
7- DERSE HAZIRLIKLI GELİNİZ
Başarılı olmanın yollarından biri de derslerin işlenmesine etkin olarak katılmaktır. Derslerde sürekli edilgin durumda kalan öğrencilerin işlenen konuları anlamaları zordur. Öğrenciler okula gelmeden önce, o gün işleyecekleri konuları gözden geçirmelidirler. Bu sayede hem derslerin işlenişine katılmak için gerekli güveni kazanırlar, hem de öğretmenin anlattıklarını daha kolay anlarlar.
 
Gerek işlenecek konulara hazırlanırken, gerekse işlenen konular gözden geçirilirken, an-lamakta zorluk çekilen yerler belirlenmeli, bu konularla ilgili sorular hazırlanıp, derste öğretme-ne sorulmalıdır. Öğretmenlerin derse hazırlıklı gelen, soru soran, derse kalkan öğrencileri da-ha çok sevdikleri de unutulmamalıdır.
 
8- NOT TUTUNUZ
Yazılı hale getirilmeyen bilgiler çok çabuk unutulur. Buna bağlı olarak öğrenci derste dinlediği konuyu çok fazla ayrıntılandırmadan not tutmalıdır. Mümkünse her ders farklı bir deftere not alınmalı, not alırken yazı düzenine dikkat edilmeli ve olabildiğince renkli kalemler kullanılmalıdır.(Not ne kadar güzel görünürse öğrencinin çalışma isteği artar.)
 
9- ARAÇ - GEREÇ VE KAYNAKLARDAN YARARLANINIZ
Öğrenci, herhangi bir konunun öğrenilmesinde, basılı araçlara ne kadar baş vurursa, öğ-renme ilgisi ve zihinsel yetileri de o kadar çok genişleyecektir.
 
Basılı öğrenme araçlarından yararlanmada çizelge grafik, harita ve resimlerin özel bir önemi vardır. Bunlar sayfalarca anlatılan bilgileri topluca ve bir arada vererek o konunun kavranmasına yardımcı olmaktadırlar.
 
10- VERİMLİ OKUYUNUZ
Okuma, öğrenmenin en temel yoludur. Öğrenmede hızlı okuma önemli ve gereklidir. Hızlı okumayla hem okunanlar daha iyi anlaşılır, hem de zamandan kazanılır. Okuma hızı lise öğrencileri için yaklaşık 200 - 250 sözcüktür. Bu hız okunulan yazının niteliğine ve okumanın amacına göre ayarlanmalıdır. Vakit geçirmek amacıyla bir hikaye veya roman okurken okuma hızı oldukça yüksek olabilir. Ama okuma yorum yapma, eleştirme özet çıkarmak için yapılıyorsa okuma hızı yavaş olmalıdır.
 
Hızlı okumanın en önemli yolu sesiz okumadır. Sessiz okuma hızı arttırdığı gibi anlamayı da kolaylaştırır. Hızlı ve anlamlı okuma becerisi kazanabilmek için bol bol okuma çalışmaları yapılmalıdır. Önce gazete, öykü ve roman gibi şeylerle işe başlamalı giderek boş zamanları okuyarak değerlendirme alışkanlığı kazanılmalıdır.
 
11-ARALIKLI TEKRARLAR YAPARAK UNUTMAYI ÖNLEYİNİZ
Öğrenilenler zamanla unutulabilir. Unutmayı önlemenin iki yolu vardır. Bunlardan biri öğre-nilen bilgileri yeri geldikçe kullanmak, diğeri de aralıklı olarak tekrar etmektir.
 
Öğrenciler öğrendiklerini yeri geldikçe kullanırken hem bunların işe yaradığını görecekler, hem de yeni bilgiler edinmeye motive olacaklardır.
 
Aralıklı olarak yapacakları tekrarlar sayesinde ise bir taraftan eski öğrendiklerini hatırlarken diğer yandan da sınavlara her an hazır durumda olacaklardır.

SINAV KAYGISI

 Rakibim sınav! Kaygım çok. Ne yapmalıyım?

Karşınızda yaşını, kilosunu bilmediğiniz bir rakiple birkaç gün sonra müsabakanız var. Siz aslında tüm yıl boyunca bunun için gerekli hazırlıkları yaptınız. Hazırsınız! Ama korkuyorsunuz!
Korkunuzun asıl sebebi ne kadar hazırlanırsanız hazırlanın neyle karşılaşacağınızı bilmemeniz.
Peki neyle karşılaşabilirsiniz ;
Çok güçlü, kilosu boyu sizden çok büyük, iri yarı bir rakiple mi? Yoksa sizin hiç alışkın olmadığınız biriyle mi?
Böyle düşününce gerçekten korkmakta haklısınız gibi gözüküyor.
Peki olaya birde karşınızdaki rakibin ‘’sınav’’ olduğunu düşünerek gerçekçi bir şekilde baksak. Rakibimiz Sınav. Ve biz çok korkuyoruz, kaygılanıyoruz.
Yıl boyunca düzenli çalıştık, konuların tamamına yakınını bitirdik. Aslında elimizden geldiğince konu eksiği de bırakmadık.Tüm deneme sınavlarına girdik.
Yine de hala içimizde bir korku , bir kaygı var.
Evet böyle durumda olaya gerçekçi şekilde bakmalıyız. ‘’Başaramayacağım, yapamayacağım , zor sorular gelecek , bildiklerimin hepsini unutacağım, aileme ne diyeceğim‘’ aklınızdan yüzlerce düşünce ve soru geçiyor değil mi?
Girdiğiniz sınavla ilgili bilmeniz gereken bir gerçek var :
Karşılaştığınız soruların sınavda  zorluk derecelerini daha önce hiç araştırdınız mı?
%10’u çok kolay
%20’si kolay
%40’ı normal
%20’si zor
%10’u çok zor
Buna göre tüm soruları cevaplayamayabilirsiniz. Bu da doğaldır !
Normal + kolay+ çok kolay derecede ki soruları yapmanız demek soruların % 70 ’ini başarmanız demektir.
Öyleyse sınavınız %70 oranında başarılı geçecek demektir.
Tabiki bu sınava iyi bir hazırlık yapıp, bilgi birikiminizin oranına da bağlıdır. Peki sınav anında başlayan kaygı onunla nasıl baş edebilirsiniz ?
Sınav sırasında çok aşırı heyecanlanarak, bildiğiniz soruları sınav heyecanı yüzünden unutuyor veya yanlış yapıyorsanız, Sınav sırasında mideniz ağrıyorsa, karın bölgenizde rahatsızlık oluyorsa, elleriniz aşırı terliyorsa, baş ağrıları çekiyor ve sınavdan bir önceki gece uyuyamıyorsanız,Sınav sırasında, daha önce öğrenmiş olduğunuz ve çalıştığınız konuları hatırlayamıyorsanız, sınav zamanları sizlere kâbus gibi geliyorsa,Sınav Kaygınız Var Demektir!
Peki düzenli çalışmalarıma belli bir bilgi birikimimin olmasına rağmen sınav kaygım yüzünden istediğim başarıyı elde edemiyorum diyenler çoğunlukta !
SINAVDAN bir gece önce ; 
1. Nasıl rahatlayacağınızı ve gevşeyeceğinizi öğrendiğinizden emin olun. Kriz anında, nasıl davranacağınızı bilirseniz kendinizi daha güvende hissedebilirsiniz.
2. Komik bir film, eğlenceli bir kitap ya da dergi okumak rahatlatır.
3. Ne kadar kaygılı olursanız olun sınava yakın bir zamanda (örneğin bir gece önce ya da aynı sabah ) çalışmayın. Ilık bir duş alın, kısa bir yürüyüş yapın, sizi kaygılandırmayacak insanlarla sohbet edin.
4. Sınavdan önce normal hayatınızda değişiklik yapmaya çalışmayın. Örneğin normalde yedi saat uyuyorsanız ve bu yeterli geliyorsa, sadece sınav olduğu için daha erken yatmaya çalışmayın. Çünkü uyuyamazsanız, kaygınız artar. Alışık olmadığınız aktiviteleri de sınavdan önce yapmayın, alışık olmadığınız yemekleri yemeyin. Sadece bazı değişiklikler yapabilirsiniz: Örneğin kahveyi azaltmak ya da taze meyve ve sebze yemeye çalışmak iyi gelebilir.
5. Kendinizi kötü hissetseniz de bir şeyler yemeye çalışın. Birkaç tuzlu bisküvi de olur. Önemli olan midenizin boş olmamasıdır.
6. Sınavın nerede ve saat kaçta olduğunu bildiğinize emin olun. Sınav yerine çok geç ya da çok erken gitmeyin. Erken gitmek, sizin gibi kaygılı olanlarla konuşmak ya da söylediklerine kulak misafiri olmak, sadece kaygınızı yükseltir. Geç kalmak da aynı şekilde…
7. Tüm materyalinizi (nüfus cüzdanı -sınava giriş belgesi vs.)
8. Ders materyalini evde bırakın. Son dakika göz gezdirmeye çalışmak sadece kaygınızı artırır.
Sınav sırasında bunlara dikkat edin!
1. Sıraya oturduğunuzda rahat olduğunuza emin olun. Tuvalete gitme ihtiyacınız varsa giderin. Eğer çok terliyor ya da üşüyorsanız kıyafetlerinizde ona göre bir ayarlama yapın. Daha önce çalıştığınız nefes egzersizlerini birkaç kez uygulayın. Gerçekten rahat olduğunuza inandığınızda sınav kâğıdına bakın.
 
2. Birçok kişi için en gergin an bu andır. Şimdiye kadar nasıl ve ne kadar hazırlandığınız, şu an önemli değil. Sizin için şu an en önemli olan, elinizden gelenin en iyisini yapmaktır.
3. Aklınıza olumsuz ve kaygınızı artırıcı düşünceler geliyorsa, içinizden “Dur,” deyin. Bu yolla düşüncelerinizin önüne geçtikten sonra o an için uygun stratejiyi belirleyin (gevşeme, nefes alma egzersizi, vs.).
4. Olumsuz düşünceleri sorgulayın ve daha işe yarar, daha gerçekçi alternatifler bulmaya çalışın. Örneğin: “Bu sınavdan yüksek not alamazsam mahvolurum,” yanlış düşüncedir. Onun yerine “Sınava çalıştım ve yüksek not almak için elimden geleni yapacağım. Ancak alamazsam da bir telafisi mutlaka olacaktır. Bu dünyanın sonu değil,” diye düşünmek doğru olur.
Soruların sırasına göre gitmek zorunda değilsiniz. En iyi hazırlandığınızı düşündüğünüz konuyla ilgili sorudan başlayın. Acele etmeyin. Sorudaki yönergeyi dikkatle okuyun. Olumsuz ifadelere özellikle dikkat edin.
6. Etrafınızdakileri görmezden gelmeye çalışın. Düşünmek için kafanızı kaldırdığınızda, insanlara değil pencereden dışarıya tavana ya da yere bakmaya çalışın.
7. Zamanı ayarlayın. Bir soruyla uğraşmayı bırakmak ve diğer soruya geçmek için uygun zamanı böylece anlayabilirsiniz.
8. Kaygınız giderek kötüleşirse, kalemi kâğıdı bırakın. Gözlerinizi bir süreliğine kapatın ve nefes egzersizlerini deneyin.
9. Kaygınızdan tamamen kurtulmaya çalışmayın, çünkü bir miktar kaygı gerekli ve doğaldır. Kaygı duyabileceğinizi kabul edip onu kontrol altında tutmaya çalışın.
Ve Ailelere Düşen !
Aileler, çocuklarınıza güvenin ve kaygılanmayın!
Ailelerin çoğu sınava girecek olanlardan daha kaygılı. Bu kaygıyı onlara yansıtmadıklarını düşünseler de yansıtıyorlar. Çocukları onların başarı beklediklerini, hayal kırıklığı yaşayacaklarını biliyor. Oysa bu girilecek sınavdan daha büyük bir sorumluluk ve yüktür.
Sevgili aileler kaygılanmayın. Çocuklarınıza, çalışmalarına ve kendi katkınıza güvenin. Onların sınav stresini artırmayın. Çocuklarınızın sizler için her sınavdan, her başarıdan, her kazançtan önemli olduğunu hatırlayın ve bunu onunla paylaşın. Herkese başarılar dileriz.

ÖFKE İLE BAŞA ÇIKMAK

ÖFKE NEDİR?

Birey haz alma dünyasını engelleyen herhangi bir durum, olay veya kişi ile karşılaştığında öfke duygusu oluşur. İstediğini alamama, haksız davranışlara maruz kaldığını düşünme, arkadaş kaybı, kaçırılmış fırsatlar, kavgalar, engellenme, anlaşılmama, saygısızlık vb. durumlar öfkelenmemize neden olur. Her bireyin öfkelendiği durumlar farklıdır. Ayrıca bir birey aynı konuya bazen öfkelenirken bazen öfkelenmeyebilir.

Herhangi bir öfke durumunda aşağıdaki beş boyut birlikte çalışır.
Öfke oluştuğunda düşüncelerimizde, davranışlarımızda, fizyolojik tepkilerde, duygularımızda, iletişim kurarken her zamankinden farklı durumlar ortaya çıkar
1- Düşünce : Bizi öfkelendiren olay, durum ya da kişiyle ilgili mevcut düşüncelerimiz. Örnek; Reddedildiğini, engellendiğini, yetersiz olduğunu düşünmek.
2- Heyecan : Öfkeyle birlikte hissettiğimiz fizyolojik tepkiler.
Örnek; Kalbin hızlı çarpması, ateş basması, sık sık ve zor nefes alma, ağrılar gibi tepkiler görülür.
3- İletişim : Öfkemizi çevremize gösterme şeklimiz.
Örnek; Sözlü veya sözsüz mesajlarla çevremizi haberdar etmek, ses tonunun yükselmesi, öfkeli bir bakış, kaçınma gibi.
4- Duygu : Öfkelendiğimiz zaman gösterdiğimiz duygular.
Örnek; Kızgınlık, can sıkıntısı, bıkkınlık gibi duyguların yaşanması.
5- Davranış : Öfkelendiğimiz zaman gösterdiğimiz davranışlar.
Örnek; Bağırmak, eşyaları kırmak, duvarlara vurmak veya saldırgan davranışlarda bulunmak.
ÖFKENİN SONUÇLARI
1- Öfke ve Fizyolojik Tepkiler :
Öfkemizi kontrol edemediğimizde olumsuz sonuçlarını görmeye başlarız. Bunlar; fizyolojik, düşünsel ve davranışsal boyutta yaşanır.
– Kan şekerinin yükselmesi
– Nabzın ve kan basıncının artması
– Sık sık ve zor nefes alma
– Baş ağrısı
– Kas ağrıları, sırt, boyun.


2- Öfke ve Zihinsel Tepkiler :
– Konsantrasyon bozukluğu
– Düşük performans
– Unutkanlık
– Uykusuzluk
– Dikkatsizlik
 
3- Öfke ve Davranışsal Tepkiler :
– Alkolizm
– Sigara tiryakiliği
– Huzursuzluk
– Acelecilik
– İlaç kullanımı
– Aşırı yemek yeme
 
ÖFKEYLE BAŞA ÇIKMADA ETKİLİ YOLLAR
1-      Fizyolojik Uygulamalar
Nefes egzersizi
Kas gevşeme egzersizi
Spor yapmak
2-      Zihinsel Tepkiler
Olumlu düşünme
Duygularını paylaşma
3-      Davranışsal Tepki
Zamanı etkili kullanma
Etkili iletişim kurma
Duygularını ifade etme
 
ÖFKEYİ İFADE ŞEKİLLERİ NELERDİR?
Öfkelendiğimiz konular farklı olduğu gibi öfkemizi ifade etme şekillerimizde farklılıklar  gösterir.  Bazıları saldırgan davranabilirken bazıları da öfkelerini içlerine atarlar.
a-) Saldırgan davranışlar        b-) Bastırılmış davranışlar      c-) Kontrol Etme
 
a-) Saldırgan Davranışlar : Diğer bir öfke ifade şeklide öfke ve kızgınlık kontrol edilmesi en zor duygulardır. Öfke bulaşıcı bir duygu olduğu için karşımızdaki kişinin öfkeli gözükmesi bizimde kontrolümüzü güçleştirir. En sık ortaya koyulan yolu da bu duygularımızı dışarı vurmak bağırmak, kızmak, eşyaları kırmak, duvarlara vurmak gibi saldırgan davranışlarda bulunmaktır.
 
b-) Bastırılmış Davranışlar : Sürekli öfkeyi bastırmak, sanki hiç kızmıyormuş gibi görünmek, sakin kalmak, belli etmemektir. Zamanında ifade edilmediği için birikir birikir ve bir yanardağ gibi patlama şeklinde sonuçlanabilir.
 
c-) Kontrol Etme: Konunun başında da belirttiğimiz gibi öfke duygusunu hepimiz yaşarız. Ben hiçbir şeye öfkelenmiyorum veya hiç kızmam dediğimizde bir şeylerden kaçıyor olabiliriz.  Önce bunun farkına varıp daha sonrada bunu etkili bir biçimde ifade etme yollarını kullanmak gereklidir.
c-) Öfkemizi Nasıl Kontrol Edeceğiz?
1- Kızgınlığın altında yatan üzüntü ve korkularınızla yüzleşin, tanımaya çalışın.
2- Empatik anlayışı geliştirin.
3- En çok öfkelendiğiniz şeyler ve öfkeye verdiğiniz tepkiler konusunda bilinçlenin.
4- Dinlemek ve iyi iletişim kurmak ve öfkeyi azaltmak için şarttır.
5- Öfkelenmemize neden olan olumsuz inanışlarınızı değiştirmek için uğraş verin.
6- Gevşemeye yönelik çalışmalar yapın.
Hemen Ara